Friday, July 31, 2009

Quid rides? De te fabula narratur *

Pastel boya kokusunda sevdiğim bir şey var; pastel boya kokusunda çocukluğum saklı. Hayatı altı renkli bir kutu pastel boyayla renklendirmeye muktedir çocukluğum. Artık bu konuda o kadar maharetli değilim. Kafam, bedenimin taşıyamayacağı kadar ağırlaştı. Öğrendiğim her yeni şeyle birlikte biraz daha büyüyen içimdeki hüzün balonu ne zaman patlayacak merak ediyorum. Bu hüznü umursamadan ama onun hep farkında olarak ben daha ne kadar yaşayabilirim? Daha kaç zaman böylesine çok gülümseyebilir ve gülümsetebilirim? Hani o şairin dediği gibi “now I am a wiser yet a sadder man”.

...

Masaldaki çocuk hiç bir zaman daha bilge olduğundan “kral çıplak” demedi. Aksine çocuğa kral çıplak dedirten çocuğun “cahil cesareti”ydi; bunu da bize hiç kimse söylemedi. Biz artık krala çıplak diyemeyecek kadar büyüdük ve “kral” olduk. Öyle büyüdük ki kendi çıplaklığımızın farkına vardık. Pastel boya kutusundaki altı renk boyayı çıplaklığımızı saklamak için tükettik de hayat için elimizde bir şey kalmadı sanki. Belki de bundandır bunca hüzün... Biz büyüdük. Cesaretimiz cahilliğimizle eş zamanlı terkedip gitti bizi. Çıplaktık ve üstelik korkaktık! Kendi “kral”lığımızı umursamaksızın başka krallara çıplak demenin iç kaldıracak derecede mide bulandırıcı yarışına girdik. Yüzsüzleştik ya da birden fazla yüzler edindik –ikiden de fazla. Başkalarına “çıplaksın” diyebilmenin ahmakça gururunu yaşamayı seçtik.
...

Ben masalları sevmiyorum. Büyüdüğümden filan değil, masallar inandırıcılığını yitirdiğinden de değil. Zira eskiden de bilirdim masalın mavalla bir ilgisi olduğunu. Kendi inandırıcılığımızı yitirdiğimizden belki. Yine de masallar yazayım istiyorum. İçinde şapşal ve çıplak krallara “çıplaksın” diyebilen kahramanlarım olsun istiyorum. “Kral çıplak” desinler “kral çıplak; tıpkı benim gibi ve hepimiz gibi”.

*“Ne gülüyorsun anlattığım senin hikayen” (Horatius,Hiciv I)

240209

No comments:

Post a Comment

readers