Saturday, August 22, 2009

insan olmak üzerine

Cam kırıklarını bile isteye avuçlayıp kesiklerimizden şikayetçi olamayız. Düğüne gider gibi gideriz bizi acıtacak ne varsa üstüne, sevdiğimizi karşılar gibi kucaklarız canımızı yakacak her ne varsa. Elimiz, bedenimiz, yüreğimiz kan revan içinde; hepsinin rengi kırmızı. Sonra yaralar iyileşir; pek kızılan “acımasız” zaman bir bakarız merhemimiz olmuş. Merhemin merhametle bir ilişkisi olmalı ve merhametin zamanla. Kesiklerimizi iyileştirmenin yolunu öğrenen biz, daha bir bilgeyizdir daha bir güçlü. Bilmediğimiz, her şeye rağmen başka cam kırıklarını tekrar umarsızca avuçlayacak kadar “insan” olduğumuzdur.

Bu defa bize en fazla ızdırap verenin yaralarımız değil “hafıza”mız olduğunu öğreniriz. Dev silgilerimiz olsun isteriz; hatırlamak istemediğimiz ne varsa silebilmek için –bu saf ümitten midir bilmem ben hep kurşun kalem kullanırım. Herşeyi kontrolü altına almak isteyen bu “şuursuz şuur” benim canımı sıkıyor; kaç zamandır dilimizi “el-muktedir” le ıslatmayı unuttuk? Oysa belki de tüm sayfayı yeniden yazabilmek üzere silip boşaltamadığımız için insanız ya da bu da “insan olmak”lığın bir parçası.

***

Bir şarkı vardı benim çok sevdiğim, “herkes kendine sürgün biraz” diyordu. Kendimize rağmen bir şansımız var yani; tamamen kendi tekilliğimize hapsolmuş sayılmayız. Birbirimize merdiven dayayabiliriz günün birinde. Birbirine çarpan, ara sıra teğet geçen özneleriz hepimiz. Yalnızlık, kendi etrafımıza kendi duvarımızı örmek gibi; insan denen mahlukatın kendi üretimi biraz. Nefes aldığımız müddetçe yalnız değiliz; doğarken yalnız değiliz ve yaşarken de olmayabiliriz. Ölürken yalnız ölürüz, “birlikte ölmek” kati imkansızlığın anlam kazandığı yegane kelime çifti belki de. Çünkü herkes kendi ölümüne ölür. Sonrası?


Mana aleminde hangimiz yalnızız? Doğarken de, yaşarken de ve hatta ölürken de. Bunun da merhametle bir ilgisi olmalı ve insan olmakla.
Ve elbet bizim “samed” olamamaklığımızla.
240209

Saturday, August 1, 2009

I am a glove
whose pair is lost,
or an umbrella
left in a bus
feeling myself
as miserable as the "x"
out of the brackets
-waiting to be found

a sour taste on the tongue
the effect is read on the face

is it possible being alone
in such a universe?


080508

readers